TiKB kagit üzerinde değil savaşla kuruldu


TiKB kagit üzerinde değil, savaşla kuruldu.


Düşmanla sokakta ya da gözaltında yüzyüze gelen hemen her komünist, mücadelesini açıktan, göğüs göğüse bir alana taşıyarak, direniş hattını örüyodu. 29 Eylül günü Mehmet Fatih Öktülmüş’le birlikte, askerler ve polislerle saatlerce süren çatışmadan sonra şehit düşen Osman Yaşar Yoldaşcan, faşizmle yüzyüze gelindiğinde alınacak komünist tutumu netlikle çizdi. Osman’ın yiğit direnişi salt TİKB için çizilmiş bir yolun somut ifadesi olmakla kalmadı, cuntaya karşı ne yapmak gerektiği konusunda hala şaşkın, öndersiz ve arayış içindeki devrimci kamuoyu ve güçler açısından da bir direniş ve esin kaynağı oldu. (Keza yine darbenin yeni olduğu o kesitte, MLSPB’nin önder kadrolarından Zeki Yumurtacı’nın işkencede çözülmediği için katledilmesi teslimiyete karşı esinleyici bir örnek oluşturuyordu.)

Bir süre sonra yakalanan, Fatih ise, işkencede adını bile kabul etmeme, gözaltında açlık grevi yapma tutumuyla, işkencede direnişi bir üst düzleme taşıyarak, işkence tezgahlarında alınacak tutumu yine büyük bir netlikle gösterdi. Aynı tezgahlardan geçen devrimciler için esinleyici bir direniş sembolü oldu. Her örgütten çatışmaya giren, şubede direnen, içeride ve mahkemelerde net tutum alan devrimciler vardı kuşkusuz. TIKB’i ayıran ise mücadelenin her alanında direnişin, örgütün merkezi tutumu olması, örgütün tüm gövdesiyle direnmesiydi. Bir süre sonra bu tutumu, tüm devrimci hareketler ve düşman tarafından kabul ve teslim edilir hale gelmeye başladı.

Stalin’in deyimiyle, “Komünistler özel bir kumaştan dokunmuştur.” Ve o kumaş, her an, her gün parıldamalıdır. Ancak o zaman, silahlı çatışmada, işkencede, cezaevinde… böylesi bir direnişçilik sergilenebilir. O büyük an’a, ancak hergün atılan ilmekler ve yaşam tarzının komünistleşmesiyle varılabilir. TIKB’in 12 Eylül Askeri Faşist Cuntası karşısındaki direnişçiliği de ancak bu gerçeklik içerisinden kavranabilir.


TİKB’in 12 Eylül’ü yaran direnişçiliğinde, tek tek komünistlerin şuradaki ya da buradaki militan tutumuyla darlaştırılamayacak -burada ancak birkaç örneğini sayabildiğimiz- bir arka planı vardır. Bu anlaşılmadan, TİKB anlaşılamaz.




Adressiz Sorgular böyle yazıldı. Yargılayan Savunma’lar böyle yapıldı. iskence masalari böyle tekmelendi, ihtilalci Komünistler cezaevlerinde direnişin en ön hattında oldular. Karanlıklar günışıklarıyla böyle yarıldi. ilerleyecegiz. Daha da ileriye gidecegiz ,hucuuuuummm.

Hiç yorum yok: